script type="text/javascript" src="http://dosya.iyisay.com/k2.js"> ÇOCUK - pedogoji - Blogcu - Sayfa 2 ayer" />
Send a Dozen Roses at bigoo.ws

pedogoji

12/3/2007

ISTIKLAL MARSIMIZIN KABULÜ

ISTIKLAL MARSIMIZIN KABULÜ

Istiklâl mücâdelesinin en çetin bir safhasinda milletin duygularini belirtecek bir “Istiklâl Marsi”nin yazilmasi istenmis ve böylece Maarif Vekâleti tarafindan bir müsâbaka açilmis ve müsâbakada birinciligi kazanacak zâta 500 lira nakdî mükâfat verilecegi ilân edilmisti.

Yurdun her tarafindan 500’den fazla sâir müsâbakaya girmisti . Fakat yazilan marslar, milletin hissiyâtina tercümân olacak bir durumda degildi.

Mehmet Âkif, marsin mükâfatli olmasindan dolayi müsâbakaya katilmamisti. Zamanin Maarif Vekili Hamdullah Suphi böyle bir marsin ancak, Safahât nâzimi sâir Mehmet Âkif tarafindan yazilabilecegine inanmis ve 5-Subat-1337 (Milâdi 1921) tarihinde kendisine su mektubu yazmistir:
“Pek aziz ve muhterem efendim, «Istiklâl Marsi» için açilan müsâbakaya istirak buyurmamaklarindaki sebebin izâlesi için pek çok tedbirler vardir. Zât-i üstâdanelerinin matlûb siiri vücûda getirmeleri maksadin husûli için son çâre olarak kalmistir. Asil endîsenizin icâbettigi ne varsa hepsini yapariz. Memleketi bu müessir telkin ve tehiç vâsitalarindan mahrûm birakmamanizi ricâ ve bu vesîle ile en derin hürmet ve muhabbeti arz ve tekrar eylerim.”

Bu mektubun yazilmasindan bir ay bile geçmeden milletin istedigi “Istiklâl Marsi” yazilmis ve kahraman orduya ithâf olunmustu.

Mars, Maarif Vekîli Hamdullah Suphi ve arkadaslari tarafindan begenilmisti. Yalniz bu marsin üstâd-i rencîde etmeden Büyük Millet Meclisi’nden nasil geçirilecegi üzerinde düsünülmüstü. Bu siralarda Maarif Vekâletince seçilen yedi mars da Büyük Millet Meclisi’ne getirilmisti.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 1-Mart-1337 (1921) tarihindeki toplantisinda karari, Karasi Mebusu Basri Çantay, Meclise gelen marslardan birinin okunmasi için bir takrîr vermisti.Bu takrîr Meclis üyelerinin re’yine sunulmus ve tasvîb olunmustur.

Marslardan birinin okunmasi için Meclis Reisi tarafindan, Hamdullah Suphi Bey kürsüye dâvet edilmis ve ezcümle söyle konusmustur:
“Arkadaslar, hatirlarsaniz, Maarif Vekâleti son mücâdelemizin rûhunu terennüm edecek bir mars için sâirlerimize mürâcaat etmistir. Birçok siirler geldi, burada yedi tanesi en fazla vasfi hâiz olarak görülmüs ve seçilmistir.”

Hamdullah Suphi, Mehmet Âkif’ten bir mars yazmasini rica ettigini, marsin yazildigini, begenildigini söylemis ve intihâbinin Meclisimize âit oldugunu da sözlerine ilâve etmistir.

Hamdullah Suphi, gür sesiyle Meclis’in kürsüsünde “Istiklâl Marsi”ni okumustur:
“Hakkidir hür yasamis bayragimin hürriyet;
Hakkidir Hakk’a tapan milletimin istiklâl!”
misralari ile bu mars, Meclis üyelerinin siddetli ve heyecanli tezâhürâtina vesîle olmus, salon alkis sesleriyle dolmustur.

Kastamonu Mebusu Dr. Suad Beyin 12-Mart- 1337(1921) tarihinde,Büyük Millet Meclisi Riyâsetine vermis oldugu takrîrde;
“Riyâset-i Celîleye: Müzâkere kifâyetini ve Mehmet Âkif Beyin «Istiklâl Marsi» nin kabûlünü teklif ederim.”

Bundan baska Bolu Mebusu Tunali Hilmi de takrir vermis ise de reddedilmis ve yine ayni tarihte Karâsi Mebusu Hasan Basri tarafindan Riyâset-i Celîleye verilen takrirde;
“Riyâset-i Celîleye: Bütün meclisin ve halkin takdîrâtini celbeden Mehmet Âkif Beyefendinin siirinin tercîhan kabûlunü teklif ederim.”

Takrir, Meclis Reisi tarafindan oya sunulmus ve kabûl edilmistir.

Böylece Mehmet Âkif tarafindan yazilan mars “Istiklâl Marsi” olarak ekseriyetle kabûl edilmistir.

Kirsehir Mebusu Müfid Efendi, bu marsin, Hamdullah Suphi Bey tarafindan kürsüde tekrar okunmasini Konya Mebusu Refik Koraltan da Milletin ruhuna tercüman olan isbu “Istiklâl Marsi” nin ayakta dinlenmesini teklif etmistir.

Bunun üzerine 12-Mart-1337(1921)’de kab kabûl edilen ve kanuniyet kesbeden “Istiklâl Marsi” tekrar Hamdullah Suphi tarafindan okunmus ve mars ayakta dinlenmistir:
“Dogacaktir sana vâdettigi günler Hakk’in… Kimbilir belki yarin,belki yarindan da yakin.”

Iste bu ruh ve îmân ile Türk Ordusu Sakarya boylarinda,Izmir yollarinda Allah’in lütuf ve ihsânîyle secâat ve kahramanliklarini göstermis ve nihayet 9-Eylül-1922 tarihinde Hakk’in vâdettigi o parlak günes,Izmir ufuklarinda dogmus, Müslüman Türk’ün savlet ve kudreti karsisinda düsman büyük bir hezîmete ugramis ve denize dökülmüstür.

Aziz ve mübarek vatanimizin her karis topragi sehitlerimizin kanlariyla sulanmis, zaferin sâhikasina ulasmistir. Nitekim “Istiklâl Marsi”nda:
“Korkma sönmez bu safaklarda yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O, benim milletimin yildizidir, parlayacak;
O, benimdir, o benim milletimindir, ancak!”
misralari, ne derin bir mânâ tasimaktadir.

Izmir’in meshur Kadife Kalesi’nde büyük Sanli Türk bayragi dalgalanmaya ve siddetli alkislar arasinda yurdun her tarafinda zafer senlikleri yapilmaya baslanmisti.

Mehmet Âkif ErsoyMehmet Âkif’e niçin “Istiklâl Marsi”ni Safahât’ina koymadigi soruldugunda o büyük insan:
“O benim degildir. Ancak milletimindir” diye cevapta bulunmustu. Ayni zamanda müsabaka için ayrilan 500 Türk Lirasi’ni o zaman fakir çocuk ve kadinlara örgü ögretmek, bir geçim saglamak emeliyle tesekkül etmek üzere bulunan (Dar’ül Nisaiye)’ ye teberru etmistir.

Yakin arkadaslarindan, Ankara Baytar Müdürü’nün anlattigi palto hikâyesine göre, Millî Mücâdele sirasinda, Ankara Baytar Müdürlügünde bulunmus olan bir zât, Dil ve Tarih-Cografya Fakültesi konferans salonundaki bir konusmasinda söyle demisti:
“Mehmet Âkif’in giyecek bir paltosu yoktu. Tâceddin Dergâhi’ndan Büyük Millet Meclisi’ne kadar paltosuz olarak yaya giderdi. O zamanlar Ankara’nin sogugu çok siddetli idi.Ben daireme gelir paltomu Mehmet Âkif’e gönderirdim.O da giyer Meclise giderdi. “Istiklâl Marsi” için verilen parayi geri vermesinden dolayi kendisine; « Mehmet Âkif üzerinde bir palton yok, verilen parayi da almazsin » dedi.Bunun üzerine, bana darildi, paltomu da kabûl etmedi. O soguklarda paltosuz olarak Büyük Millet Meclisine gitti, geldi.”

Mehmet Âkif’in buna benzer sahsina has daha bir çok meziyetleri vardir.Dürüsttür, hâtta Harb-i Umûmî içinde kardesinin evinde çayi sekerle içtiklerini görünce, milletin yemedigini siz nasil yiyorsunuz, demis ve bir müddet kardesinin evine bile gitmemistir.

Mehmet Âkif’in rahatsiz bulundugu Alemdagi’nda son günlerde içlerinde Târik Us’un da bulundugu bir grup, üstâdin ziyâretlerine gitmisler.Mehmet Âkif bitkin bir hâlde yataginda yatiyordu.Konusma esnâsinda söz “Istiklâl Marsi”na intikâl ettirilmis,gelen ziyâretçilerden biri:
“Acaba « Istiklâl Marsi » yeniden yazilsa daha iyi olmaz mi?”demis, bu söz üzerine yataginda bitkin bir hâlde yatmakta olan Âkif, birdenbire basini kaldirmis ve ona:
“Allah bir daha bu millete « Istiklâl Marsi » yazdirmasin!

Evet:
Allah bir daha bu memleketin, bu milletin istiklâlini tehlikeye düsürmesin! Bir daha onu « Istiklâl Marsi » yazmaya mecbûr etmesin” sözüyle ziyâretçileri susturmus, o büyük insanin ne demek istedigi herkes tarafindan anlasilmisti.

Büyük insan Mehmet Âkif Ersoy, mezarina milleti için yazmis oldugu “Istiklâl Marsi”yla konulmustur.Tarihte kendi eseriyle gömülen ilk bahtiyar kisilerden biri de süphesiz Mehmet Âkif Ersoy olmustur.

Cenâb-i Hâk rahmet etsin, rûhu sâd olsun.

20/2/2007

YUSUF KULCA KIMDIR






HERTÜRLÜ DESTEGINIZE IHTIYACIMIZ VAR..!

Bizim Çocuklarimiz......

20/2/2007 - YUSUF KULCA ILE SÖYLESI

Bugün sizlere Dernek Baskanimiz Yusuf Kulca ile yapilan bir Söylesiden bir kesit  aktaralim dedik..

 

Öncelikle kendi hikayenizi anlatir misiniz ?
Ben Çin Halk Cumhuriyeti Uygur Özerk Bölgesi'nden Kesmir'e göç eden bir ailenin çocugum. Biz 3 erkek kardesiz. Okula baslama çagimiz geldiginde, o bölgenin vatandasi olmadigimiz için Birlesmis Milletler'in yardimlari, Türk Hükümeti'nin onayiyla 1969 yilinda Türkiye'ye geldik.

1 yil Istanbul'a misafirhanede kaldiktan sonra ailemin bakacak durumu olmadigi gerekçesiyle Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu'na verildim. 4 Eylül 1981 yilinda 18 yasimi doldurdum. Resit oldugum ve okula devam etmedigim için yurttan çikisim verildi. O günden sonra 3 yil Istanbul sokaklarinda yasam mücadelesi verdim. Askerden geldikten sonra 1985'te Hürriyet'e girdim. 2 yil gazete paketleri tasidim. 1986'da Istanbul Üniversitesi'nin pedegoji bölümünü kazandim. Hürriyet'te beni gece çalistigim çalismam gerektigi için danisma memurluguna aldilar. Ardindan1987 yilinda gazetecilige basladim.1989'da Hürriyet Ikitelli'ye tasindi ve isten çikarildim. O dönemde aldigim tazminatla Yunanistan, Avusturya, Fransa, Italya, Yugoslavya ve Bulgaristan'a gittim.O ülkelerdeki çocuk evlerini inceledim. "Kimsesiz çocuklara nasil bikiyorlar, onlar için neler yapiliyor ?" görme sansim oldu. Tabi bunun çok faydasini gördüm. Yurtdisindan döndügümde Elele dergisinde muhabirlige basladim. 1994'e kadar oradaydim.

Sokak Çocuklari projesi nasil çikti?
Dernek ne zaman kuruldu?
Ben lise mezunu oldugum için sokaklarda yasadigim zamanlarda pek kötü seylere bulasmadim. Üniversite yillarimda ise arkadaslarla kendi aramizda topladigimiz paralarla da onlara yardim etmeye çalisiyorduk. Fakat bunun yeterli olmadigini gördük. 5 yil sonra 14 Temmuz 1992 bu sokakta bir binanin 5. katinda dernegi kurduk. ( Beyoglu - Imam Adnan Sok.) Adi Barinacak Yeri Olmayan Çocuk ve Gençleri Koruma Dernegi'ydi.1 yil boyunca çalistik ama insanlara istedigimizi anlatamadik. "Sokak çocuklari" halka çok yakin gelen bir isim degil ama hedef kitlemiz, kurtarmak istedigimiz çocuklar onlardi. Dernegin adini Sokak Çocuklari Dernegi olarak degistirdik. 94 -95li yillarda ancak kamuoyu destegi alabildik.

" Sokak çocugu" kimdir?
Birçok tanimi var ama 24 saat sokakta yasayan, ailesinden kopuk olan geçimini sokaktan saglayan çocuklar unlar…
Bunlara son zamanlarda madde bagimliligi olan ve suça yönelenleri de ekleyebiliriz.Bu çocuklar ayni zamanda aileleri ile problem yasayip evden kaçan çocuklar… Bu arada biz "sokak çocugu" yerine "sokaklarda yasayan çocuklar" demeyi tercih ediyoruz.

Yorum yaz!

<- Son Sayfa :: Sonraki Sayfa ->

Hakkimda

umut çocuklari .. onlarla ilgili etkinlikler gelismeler..

Kategoriler

Kategori yok

Arkadaslarim

-> kumhavuzu
-> POLYANNA
-> pedogog
-> okumaca
-> thares
-> DOBRA20005
-> tekeli
-> bunyaminakkaya
-> nuran41
-> MaSaLToZu
-> soymet
-> gkatekana
-> enguzelgunler
-> bendekiben
G gle PageRank 
Checker - Page Rank Calculator


Sitenize Eklemek için
<****** src="http://www.google-analytics.com/urchin.js" type=text/**********> <****** type=text/**********> _uacct = "UA-134211-3"; urchinTracker();

12/2/2007

ÖGRETMENIMI ARIYORUM

 

ÖGRETMENIMI ARIYORUM

 

INSANLAR KENDISINI HAYATA HAZIRLAYAN ÖGRETMENINI HELE ILKOKUL ÖGRETMENINI HIÇ UNUTMAZ DAIMA ÖGRETMENIYLE ILGILI ANILARI VARDIR

BEN BU KONUDA BIRAZ FAZLA SANSLIYIM BABAMIN MEMURIYETI NEDENIYLE BIRÇOK YERLESIM YERINDE OKUMA FIRSATI BULDUM.ASLEN 1955 ÜRGÜP DOGUMLUYUM 1961 YILINDA AILECE ANKARAYA YERLESTIK 1963 YILINDA ÇANKAYA YILDIZDA ILKOKULA BASLADIM BIRAY KADAR SONRA AILEVI NEDENLERLE ORTAHISARA GERI DÖNÜS SÜNNET OLAYI KARDESIM VE IKI AMCA ÇOCUGUILE  BERABER 15 GÜN ARADAN SONRA RAHMETLI MUNISE HALAM BABAMIN HALASI BENI OKULA GÖTÜRDÜ TABII BU GECIKMENIN ZARARLARINI GÖRDÜM ÖNCE BAS ÖGRETMENIMIZ MUSTAFA ERTAS 'TA OKUDUM DAHA SONRA SÜPÜRGE DAMI DEDIKLERI YERI SINIF YAPTILAR AHMET ISIMLI BIR ÖGRETMENDE OKUDUM BANA OKUMA YAZMAYI O ÖGRETTI YALNIZ ONUNLA KÖTÜ DENEBILECEK BIR ANIM VAR.RESIM DERSINDE ANKARADA GÖRDÜGÜM TROLÖYBÜS RESMINI YAPTIM ÖGRETMENIM BANA HEM ZAYIF VERDI HEMDE OTOBÜSÜN BUYNUZU OLURMU DIYE BENIMLE TÜM SINIFI ALAY ETTIRDI BENDE TENEFFÜSTE  BAS ÖGRETMENE GÖSTERDIM OLAY TATLIYA BAGLANDI .ANCAK ÖGRETMENIM DEMEKKI BÜYÜK SEHIRE GITMEMISTI SONRA IKINCI SINIF VE OSMAN BEY DÖNEMI HAYATIMIN EN KORKUNÇ BIRINCI SÖMESTIRI BÜTÜN SINIRLERI ALKOL SAYESINDE KENDISINDE TOPLAMIS 59 KISILIK SINIFTA ÇIT ÇIKMAYACAK SIRALARDA 3 ER ÇOCUK OTURUYORUZ NEYSE KÖTÜLEMEYIM BANA YAKISMAZ BIRINCI KARNEDE 4 ZAYIF EVE GEL ANNEDEN TONLA DAYAK(HAYATTA OLSADA SIMDIDE DÖVSE BENI)SONRA BABAMIN IZINE GELISI BENIMLE ILGILENMESI ÖGRETMENIN DEGISMESI VE ONCA BADIREDEN SONRA SEVGILI  MUAMMER GÜZELGÖZ ÖGRETMENIMI BULMAM (HANI ESEKLI KÜTÜPHANECI MUSTAFA GÜZELGÖZ VAR YA ARENEDA ÇIKMISTI KÖY KÖY GEZIP HALKA OKUMA ASILAYAN RAHMETLI MUSTAFA AMCA HAYIRLA ANIYORUM ISTE ONUN OGLU)DEGERLI ÖGRETMENIM BENI KESFETTI SURDA BIR ÇOCUK VAR ISLEMLERI DOGRU YAPIYOR DIYE BENI  O KALABALIGIN IÇINDEN SEÇTI VE BANA FIRSAT VERDI TAHTAYA KALDIRDI ISLEM SORDU YAPTIM AFERIN DEDI DÜNYALAR BENIM OLMUSTU DAHA SONRA OKUTTU OKUDUM SORDU CEVAPLADIM BAYAGI AÇILMISTIM SONRA KARNEME BAKMIS 4 ZAYIF SASIRDI KULAGIMI ÇEKTI BUNDAN SONRA ÇALIS KURTARIRSIN DEMISTI DÜNYALAR BENIM OLMUSTU ÖGRETMENLIGIM BOYUNCA HEP AYNI TAKTIKLE ÇOCUKLARDAKI CEVHERI KESFETTIM VE HEP OLUMLU BAKTIM ISTE MUAMMER GÜZELGÖZ ÖGRETMENIMIN SAYESINDE TÜRK MILLETININ EVLETLERINE 26 SENE ONUN ÇIZDIGI DOGRULTU DA HIZMET ETTIM ELLERINDEN ÖPÜYORUM SEVGILI ÖGRETMENIM SANA ÖMRÜM OLDUKÇA DUACIYIM BENIM ÖGRENCILERIMIN DUASI DA SANA OLSUN  .DAHA SONRA SINIF BIRINCILIGI  OKULUN ENÇALISKANI FATMA ABLA 4.SINIFTA IDI ONUNLA PROBLEM ÇÖZME YARISMASI VE KAZANMAM 5.SINIFTA OKUYAN DAYIM IN KARSIMA ÇIKAMAMASI ÇÜNKÜ EVDE DERS ÇALISIRKEN ÇOGU ÖDEVLERINI BANA YAPTIRIRDI.2.SINIFTA IKEN ÖGRETMEN OLMUSTUM RAHMETLI ASKERDE SEHID OLAN ARKADASIM DEDE MEHMETIN HACI AHMET ILE ÇANAKÇININ HASAN INTEPE YI ÖGRETMENIM ÇALISTIRMAK IÇIN BANA TESLIM ETTI VE BANA MESULIYET VERDI ISTE ÖGRETMENLIK ASKIM O ZAMAN BASLAMISTI AYNI TEORIYI UYGULADIM HEP ÇALISKANLARLA AZ ÇALISANLARI YAN YANA OTURTTUM VE SORUMLILUK VERDIM TEMBEL SÖZÜNÜ ASLA KULLANMADIM KULLANILMASINA DA IZIN VERMEDIM SINF SEVIYESI DAIMA YÜKSELDI.

ÖGRETMENIM PAZARÖREN ILKÖGRETMEN OKULUNDA OKUMAUS FAKAT HER NEDENSE BITIREMEMIS AMA ÖGRETMENLIK RUHU SEVIYESI YÜKSEK BIR INSANDIR DAHA SONRA GÖREME MÜZE MÜDÜRLÜGÜ PERI MATBAASI KURUCULUGU YAPTI ESI HANIMEFENDI DE  ÖGRETMEN SIMDI IKISIDE ÇOCUKLARIYLA BIRLIKTE IZMIR DELER ELLERINIZDEN ÖPÜYORUM ÖGRETMENIM  BIRTEK BENI KAZANMANIZ ANADOLUDA YÜZLERCE VATAN EVLADINI KAZANMAMIZA NEDEN OLDU SIZIN DEFTERLERINIZ DUA ILE SEVAPLARLA DOLDU ÖGRETMENIM BANA  ÖGRETMENLIK RUHUNU SIZ ASILADINIZ SIZE NE KADAR DUA ETSEM HAKKINIZI ÖDEYEMEM ASLINDA DIGER ÖGRETMENLERIMI DE YAZACAKTIM DEMEKKI IÇIMDE SIZIN SEVGINIZ ÇOK YER ETMIS SIZE UZUN VE SAGLIKLI ÖMÜRLER DILERIM SEVGILI ÖGRETMENIM DIGER ÖGRETMENLERIMIDE BUNDAN SONRAKI YAZIMDA YAZAYIM SIMDI BU YAZIYI YAZARKEN BÜTÜN HISSIYATIM KABARDI GÖZLERIM ÇESME OLDU GÖZLÜGÜMÜN CAMLARI BUGULANDI ÜZERIMDE HAKKI OLAN DIGER SAYGIDEGER ÖGRETMENLERIM KUSURA BAKMASINLAR ONLARIDA UNUTMADIM UNUTAMAMDA....................

9/2/2007

KORKUT EKEN KIMDIR ?

Korkut Eken ( 1945 - .... )

Korkut Eken 1945 yilinda Ankara'da dogdu. 1963 yilinda baba meslegi olan subayliga ilk adimi Kara Harp Okulu'na girerek atti. Hava Indirme Tugayi'nda görevliyken 20 Temmuz 1974'de parasütçü birlikler ile Kibris'ta ilk görev yapan askerlerimiz arasinda yeraldi. 1978 yilinda çok üstün egitimli subay ve astsubaylardan olusan Özel Harp Dairesi, özel birlik komutanligina atandi. 1984 Eruh baskiniyla baslayan PKK terör örgütüyle mücadelede, birligiyle birlikte Siirt ve Sason bölgelerinde görevlendirildi. 1986 yilina kadar devam eden bu görevinde sayisiz sicak çatismaya girdi. Yaptigi çalismalardan dolayi Türk Silahli Kuvvetlerimiz'in en önemli madalyasi olan Üstün Cesaret ve Feragat Madalyasi ile Basari Madalyasi ve birçok takdirname aldi. 1981 yilindan 1986 yilina kadar Emniyet Genel Müdürlügü Polis Özel Harekat Timleri'nin teskili, teçhizi ve egitiminde görev aldi. Kendi istegiyle 1987 yilinda Yarbay rütbesindeyken emekliye ayrildi ve hemen MIT'de Güvenlik Dairesi Baskan Yardimcisi olarak göreve basladi. Basina sizan ünlü MIT raporunu hazirlayan Daire'de görevli oldugu için sorusturma geçirdi. Baska bir bakanliga atanacagini ögrenince 1988 yilinda MIT'den emekliye ayrildi. 1993 yilinda dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Agar'in daveti üzerine Emniyet Genel Müdürlügü'nde çalismaya basladi. 1996 yilina kadar Özel Harekat timlerini yetistirdi ve bunlarla birlikte operasyonlara katildi. Samsun Terme nüfusuna kayitli Korkut Eken evli ve 3 çocuk babasi.


  <****** language=JavaScript> <****** language=JavaScript> February 9, 2007

 - Ana Sayfa

 - Korkut Eken Kimdir?

 - Uçaga Operasyon

 - PKK ile Mücadele

 - MIT'e Giris

 - Eken ve Çatli

 - Agar'in Teklifi

 - Asiretleri Ikna

 -
Kayip Silahlar

 
- Bu Ceza Neden?

 - Kirci'nin Mektubu

 - Pasalardan Destek

 - Basinda Korkut Eken

 -
Sizden Gelenler

 - Link Verenler

 - Iletisim

 

Korkut Eken Kimdir?

1945 yilinda Ankara'da dogan Korkut Eken, 1963 yilinda Kara Harp Okulu'na girdi ve 1965'te mezun oldu.

Komando Tugayi, Hava Indirme Tugayi, Kibris Türk Kuvvetleri Alayi gibi birliklerde Takim ve Bölük Komutanliklari yapti.

Kibris Baris Harekati öncesi, Ada'daki mücahitleri örgütleyerek harekat öncesi alt yapinin olusturulmasinda aktif görev aldi. Hava Indirme Tugayi'nda görevliyken, 20 Temmuz 1974 sabahi parasütçü birliklerle Kibris'a havadan atlayarak Kibris Baris Harekati'na katildi ve Serit Rozet Berati ile ödüllendirildi.

1978 yilinda üstün egitimli subay ve astsubaylardan olusan Özel Harp Dairesi Özel Birlik Komutanligi'na atandi ve Özel Birlik Komutan Yardimciligi'na kadar yükseldi. Bu görevdeyken çesitli yurtdisi kurslara katildi.

1980 yilinda Diyarbakir'a kaçirilan THY uçaginin kurtarilmasi operasyonuna Tim Komutani olarak katildi. Türkiye'de ilk defa gerçeklestirilen uçaktan rehine kurtarma operasyonunda teroristleri etkisiz hale getirip yolculari kurtardi, basarisi zamanin Genelkurmay Baskani Orgeneral Kenan Evren tarafindan ödüllendirildi.

1982 yilinda Polis Özel Timlerinin kurulmasiyla ilgili görev aldi ve rehineli harekata yönelik 40 kisilik özel bir tim yetistirdi.

PKK'nin 1984 yilinda Eruh baskini ile baslayan eylemlerine karsi, birligi ile birlikte Siirt ve Sason bölgelerinde görevlendirildi. 1986 yilina kadar devam eden bu görevi sirasinda sayisiz sicak çatismaya girdi. Sözkonusu operasyonlarla birçok üst düzey PKK'li teröristin ölü veya diri yakalanmasinda önemli rol oynarken, kendi timinden de çok sayida sehit verdi. Bu mücadele sirasinda Türk Silahli Kuvvetlerinin en önemli madalyasi olan Üstün Cesaret ve Feragat Madalyasi ile Basari Madalyasi ayrica çok sayida takdirname aldi.

Özel Harp Dairesi'ndeki 1981-1986 yillari arasindaki görevi sirasinda Emniyet Genel Müdürlügü Polis Timlerinin olusturulmasi ve egitiminde görev aldi. Bu çalismalardan dolayi, zamanin Basbakani Turgut Özal tarafindan ödüllendirildi.

1987 yilinda Yarbay rütbesindeyken Türk Silahli Kuvvetleri'nden kendi istegiyle emekliye ayrildi ve MIT Güvenlik Dairesi Baskan Yardimcisi olarak göreve basladi. Bu görevi süresince çok gizli operasyonlara katildi. Basina sizan ünlü MIT raporunu hazirlayan dairede görevli oldugu için sorusturma geçirdi ve 1988 yilinda kendi istegiyle MIT'ten ayrildi.

MIT'ten birlikte ayrildigi Güvenlik Daire Baskani Mehmet Eymür ile birlikte 1988 - 1990 yillari arasinda serbest ticaret yapti, ardindan 1990 yilinda müfettis olarak BOTAS'a girdi.

1993 yilinda Emniyet Genel Müdürü Mehmet Agar'in daveti üzerine Emmniyet Genel Müdürlügü bünyesinde Özel Harekat Timleri'nin yeniden teçhizatlandirilmasi ve egitimi çalismalarinin organizasyonunu gerçeklestirdi. 1993 - 1996 yillari arasinda , müsterek operasyonlarin organizasyonu yapti. Ayni dönemde, Güneydogu'daki etkin asiretleri PKK'ya karsi mücadele için silahlandirdi ve egitti.

1996 yilindaki Susurluk kazasinin ardindan "cürüm islemek amaciyla tesekkül olusturmak ve bu tesekkülü yönetmek" suçundan 6 yil hapse mahkum edildi ve 1 Mart 2002 tarihinde cezaevine girdi.

Samsun Terme nüfusuna kayitli Korkut Eken, evli ve 3 çocuk babasi.

9/2/2007

ALPASLAN TÜRKES'IN MANEVI DÜNYASI


AYDINLIK TÜRKIYE'NIN HABERCISI
Albaraka Türk

D I Z I
BU YAZI YENI SAFAK GAZETESININ YAYINIDIR
Türkes Arusiler'le gizlice görüsürdü

25 Agustos 2001 günü, Musevi kökenli ünlü is adami Üzeyir Garih Eyüp Mezarligi'nda biçaklanarak öldürüldügünde, herkes Garih'in Müslüman mezarliginda ne isi oldugunu tartisti. Garih'in cesedinin Maresal Fevzi Çakmak'in kabrinin yanibasinda bulunmasi çesitli komplo teorileriyle yorumlandi. Cesedin yakinlarinda bir kabir daha vardi: Küçük Hüseyin Efendi'nin kabri. Ilk gün gözden kaçan bu küçük ayrinti, ertesi gün Garih olayinin göbegine oturdu. Garih'in Eyüp Mezarligi'nda yatan Naksibendi Seyhi Küçük Hüseyin Efendi'nin kabrini düzenli olarak ziyaret ettigi ortaya çikti. 1930 yilinda vefat eden Naksi Seyhi Küçük Hüseyin Efendi'nin Garih'in babasi ile yakin dost olduklari, hatta iki kisi arasinda neredeyse seyh-mürit iliskisi oldugu iddialari gündeme geldi. Üzeyir Garih'in Küçük Hüseyin Efendi'nin mezarini yaptirttigi da ortaya çikti. Iddialara göre Garih'in babasi gizlice Müslüman olmustu. Öte yandan yaptigimiz arastirmalar sonucunda Musevi isadami Üzeyir Garih ile yakin iliskisi bulunan MHP'nin efsanevi lideri Alparslan Türkes'in Küçük Hüseyin Efendi'nin müritlerinden Ömer Fevzi Mardin'in kurucusu oldugu Arusilik'le yakin iliskisini ortaya çikarmis, hazirladigimiz bir kitapta bu bilgileri kamuoyuna aktarmistik. Böylece kamuoyu Arusilik adiyla anilan tasavvufi akimin varligina tanik oldu (Öldüren Sir: Garih/Siradisi Bir Musevinin Portresi, Bakis Yayinlari, Kasim 2001).

ARUSI SEVGISI MEZARA KADAR

1917'de Kibris'ta dünyaya gelen Alparslan Türkes, 1944'teki Turancilik Davasi'ndan yargilanarak hapis yatan genç bir üstegmen iken 27 Mayis 1960'taki askeri darbede ihtilalin kudretli albayi oldu. Türkes, ihtilali yapan askeri heyet içindeki ihtilaflarin ardindan 13 arkadasi ile tasfiye edildi. Hindistan'a askeri atase olarak sürgün edilen Türkes, Türkiye'ye döndükten sonra siyasete atildi. Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne giren Türkes, bilahare Genel Baskan oldu. Partinin adi Milliyetçi Hareket Partisi olarak degistirildi. Türkes, 1970'lerdeki Milliyetçi Cephe Hükümetleri'ne koalisyon ortagi olarak katildi, Basbakan Yardimciligi görevlerini üstlendi.

Arusiler Türkes'i sevdi

1980'de Türk Silahli Kuvvetleri siyasal siddet olaylari ve siyasal istikrarsizlik gerekçesiyle yönetime el koydu. Türkes ve diger MHP yöneticileri de askeri mahkemelerde yargilanarak yillarca hapis yattilar. 1989'da siyaset yasaginin kaldirilmasinin ardindan Türkes MÇP'nin basina geçti. 1991'deki seçimlerde Necmettin Erbakan'in RP'si ile seçim ittifaki yaparak yeniden Meclis'e girdi. Bu arada MÇP'nin ismi de MHP olarak degistirildi. 1995 seçimlerinde parlamento disi kalan Türkes, bu dönemde uzlasmaci bir lider profili çizerek ülke siyaseti üzerinde etkili oldu. Türk siyasi hayatinin en tartismali liderlerinden biri olan Türkes 1997"de vefat etti.

Türkes"in siyasi kimliginin yani sira ruh dünyasi da ilginçti. Türkes"in bazi cemaat liderlerini ve tarikat seyhlerini gizlice ziyaret ettigi ülkücü camia içerisinde konusuluyordu. Türkes"in çok yakin çevresinin bildigi bu iliskiler vefatindan sonra parça parça da olsa ortaya çikti. Türkes"in büyük yakinlik duydugu tarikatlerden biri de Arusilik"ti. Türkes, Küçük Hüseyin Efendi'nin müritlerinden Ömer Fevzi Mardin'in kurdugu Arusiligin seyhleriyle 1960"lardan vefatina kadar görüstü.

Ilk adi Hüseyin Feyzullah

Hüseyin Efendi"nin Türkes"in ailesi ile tanistigi da ortaya çikti. Ailenin tanisikligini açiklayan siradan bir kisi degil, Türkes ailesinin yakindan tanidigi ve saygi duydugu Mehmet Faik Erbil'di. Erbil, Arusiler'in en önde gelen isimleri arasinda yer aliyor. Erbil, Türkes'in sagliginda sik sik ziyaret ettigi bir kisi. Erbil, yillardir dile getirilen bir iddiaya da açiklik getiriyor. Iddia, Alparslan Türkes'in ilk adinin Hüseyin Feyzullah oldugudur. Hüseyin Küçük Hüseyin Efendi'ye, Feyzullah ise Küçük Hüseyin Efendi'nin seyhi Feyzullah Efendi'ye nispettir. Bu ismi Türkes'in babasi Ahmet Hamdi Bey ve annesi Fatma Zehra Hanim koydu. Türkes'in dedesi Tuzlali Arif Aga da Seyh Feyzullah Efendi ile ayni dönemde Sultan Abdulaziz tarafindan sürgün edildi. Arif Aga Kayseri'den Kibris'a, Naksi Seyhi Feyzullah Efendi ise Istanbul'dan Midilli'ye gönderildi.

'Bu çocuga dikkat edin'

Türkes'e Hüseyin Feyzullah ismin verilmesinin hikayesini Mehmet Faik Erbil söyle anlatiyor: "Bildigim kadariyle rahmetli Haci Alpaslan Türkes'in nüfus kaydindaki ismi Hüseyin Feyzullah'tir. Bunun asli sudur: Biz isin aslini biliyorduk ama vesile tesvik etmisken kendisinin 1989 senesinde bize söyledigi bir sözü burada nakledelim: 'Ankarali Büyük Evliyâ'dan Küçük Hüseyin Efendi Hazretleri'nin huzuruna kendisi 7-10 yaslari arasinda iken ebeveyni tarafindan getirilmis ve mübârek zât kendisine bakarak, sahâdet parmagi ile isaret eyleyip 'Bu çocuk... Bu çocuga dikkat edin. Türk tarihi bu çocugu altin harflerle yazacaktir' diye buyurmuslardir. Buradaki incelik sudur: Alâkalari sebebiyle daha önce ebeveyni ogullarina huzuruna getirdikleri mübâregin ve mürsidinin ismi seriflerini koymuslar."

Arusi Seyhi Mehmet Faik Erbil"in sözünü ettigi Küçük Hüseyin Efendi 1930"da Istanbul'da vefat ederek Eyüp Sultan Mezarligi"nda topraga verildi. Küçük Hüseyin Efendi'nin mütevazi mezarinin hemen yaninda ise Maresal Fevzi Çakmak ve ailesinin kabristani yer aliyor.

Küçük Hüseyin Efendi'nin ÜNLÜ MÜRITLERI

Mehmet Faik Erbil Efendi, Küçük Hüseyin Efendi'nin yanisira tarikatlere mensup ünlü isimleri açikliyor:

"Yolumuzun ulularindan Arif-i Zât-i Billah Esseyyid Mevlâna Küçük Hüseyin Efendi'ye ve Halife-i Hassasi Zât Mürsidi Esseyyid Ömer Fevzi Mardin Hazretleri'ni zikrettikten sonra terbiyesinde yetismis pekçok degerli dervislerinden birkaçinin isimlerini burada dercetmek istiyoruz: Eski Basvekillerimizinden vatanperver Hüseyin Rauf Orbay, beynelmilel tip ilmi ile mücehhez Ord. Prof. Dr. Hasan Resat Sigindim, yine tip âleminden Ord. Prof. Dr. ve ayni zamanda Pasabahçe Tezyin-i Sanatlar Hocasi muhterem Ahmet Süheyl Ünver, Washington Büyükelçimiz Münir Ertegün, eski Adliye ve Hariciye Vekillerimizden Ord. Prof. Dr. Yusuf Kemal Tengirsenk, Saglik eski Bakanlarindan Tip Profesörü Dr. Nihat Resat Belger, Atina Büyükelçimiz Enis Akaygen, Müzeler Umum Müdürü Prof. Dr. Burhan Toprak ve Maresal Mustafa Fevzi Çakmak ve tegmen rütbesi ile huzuruna varip mübaregin kendisine gösterdigi keramet üzerine ömrünün son demine kadar mum isiginda Kur'ân-i Kerîm okuyan Balikesir Kumandani Korgeneral Kurtcebe Noyan Pasa. Bu vesile ile ayrica belirtmis olalim ki Halvetî Tarîkati'nden Sark Ordulari Baskomutani Kazim Karabekir Pasa, Mevlevî Tarîkati'nden Hava Kuvvetleri Komutani Orgeneral Tekin Ariburun (Pasa) ve aziz seyhimin "Ordumuzun en degerli pasasi Faik Türün Pasa'dir" diye buyurdugu 1970 ve 1973 arasinda Istanbul 1. Ordu Kumandani Org. Faik Türün Pasa da birer mübarek tarîkat mensubudurlar. Cenab-i Allah bu serefli zâtlarin cümlesine gâni gâni rahmet eylesin. Besiktas'ta T. Ariburun Pasa ile görüstügümüzde "18 oy daha alsaydiniz, bugün Cumhurbaskani'ydiniz, pasam" dedigimde bana cevap olarak "Hakk tazyik edilmez ki" demeleri üzerine kendilerini tebrik ettim. Not: Rahmetli Maresal M. Fevzi Çakmak vasiyeti üzere, mürsidi Ankarali Küçük Hüseyin Efendi Hazretleri'nin türbesinin yaninda medfun olup, dolayisiyla damadi rahmetli Prof. Dr. Burhan Toprak da ayni siradadir."

Koç'larla aile dostlari

Ord. Prof. Hasan Resat Sigindim (Ender Mermerci'nin babasi), Ibnülemin Mahmut Kemal Inal'in babasi Mühürdar Mehmet Emin Pasa, Nurettin Topçu'nun seyhi Abdulaziz Bekkine, Musevi doktor Salih Arazraki, Üzeyir Garih'in dis hekimi babasi Azra Garih, Devlet Bakani Ali Babacan'in halasi Hatice Suat Babacan'in annesi Naciye Hanim (Seyh Yahya Dergahi'nin son postnisini Abdulhay Öztoprak'in esi) da Küçük Hüseyin Efendi'nin müritlerinden. Koç Holding'in duayenlerinden Can Kiraç'in esi Inci Kiraç da Küçük Hüseyin Efendi'nin torunlarindan. Sevgi (Koç)Gönül de Küçük Hüseyin Efendi'nin torunlarindan Sabiha Hanim'in aile dostlari arasinda yer aldigini açiklamisti.

Basbakan Ürgüplü de mezari ziyaret ederdi

Mehmet Faik Erbil, Ismet Pasa döneminin bakanlarindan Suat Hayri Ürgüplü ve babasi Seyhülislam Hayri Efendi'nin Küçük Hüseyin Efendi ile iliskisini söyle anlatiyor: "Küçük Hüseyin Efendi Hazretleri'nin huzuruna, büyük bir evliya oldugunu ögrenen Ürgüplü'nün babasi o devrin Seyhülislâmi Hayri Efendi gelirler. Hayri Efendi: "Efendim tahsiliniz nedir?" diye sorarlar. Mübarek su cevabi verirler: "Maksûd." Bunun üzerine Hayri Efendi istihza ile güler ve söyle söyler? "Aman efendim. Benim odacim dahi maksûd dersini çoktan geçti." Akabinde alayci bir tavirla anlayamadigini ifade eder. Mübarek yine "Maksûd evladim" cevabini verirler. Seyhülislâm Efendi huzurundan ayrilirlar, fakat maksûd kelimesi kendilerini ömürleri boyunca mesgûl eder. Aradan onbes sene geçer ve maksûdun yüce ifadesini bir hâl üzere Kur'ân'dan ögrenmis olurlar. O da sudur: "Maksûd, âlem-i cemâle intikâl etmeden önce dünyasinda iken Rabbini gören Allah'in saltanatli velileridir. Zirâ onlar daha dünya hayatinda iken maksûda ermislerdir."

Bunun üzerine Hayri Efendi ah-vah eder, cehlini itiraf için mübaregin huzur-u seriflerine girmek ister. Bir dostu "Peki, bu arzunu yerine getireyim. Haydi kalk gidelim"der. Eyüpsultan'a gelirler ve oradan kabristana yönelirler. Bu esnada Hayri Efendi durur. "Yoksa mübârek bu âlemden çekildi mi?" diyerek refikine sorarlar. "Evet. Türbesine gidiyoruz" cevabini alinca aynin söyle dövünürler. "Eyvah! Hayri Efendi, sen ne halt ettin? Megerse ben ne kadar cahilmisim." Türbe-i Serif'i ziyaretten sonra oglu Suat Ürgüplü'ye su vasiyette bulunurlar: "Ey oglum. Bir gün basin sikisirsa Eyüp tepesinde türbesi bulunan mübarek zât Küçük Hüseyin Efendi Hazretleri'ni ziyaret et, müskülünün halli için o mübârek kapida Allah'a yalvar. Muhakkak Allah yardimcin olacaktir." Ürgüplü Tekel Bakani iken hakkinda açilan dava karsisinda Küçük Hüseyin Efendi'nin makam-i serifine giderek Allah'a su niyazda bulunur: "Ey Allahim. Suçlu degilim. Aile serefimiz ayaklar altina alinmak isteniyor. Huzurunda bulundugum mübaret zatin yüzü suyu hürmetine bu iftira davasindan beni kurtar" diyerek hüngür hüngür aglayarak, yapistigi türbenin demirleri dua esnasinda devamli salincak gibi sallanir. Ve tam yedi gün sonra her türlü baskiya ragmen beraat kararini almistir. Ondan sonra mübaregi unutmamis ve firsat buldukça ziyaretine gitmistir.


Devam Sayfalari
2 | 3 | 4 | 5



 
Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Abdullah Muradoglu
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arsiv
Bilisim
| Dizi | Karikatür | Çocuk

Bu sitede yayinlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çogaltilamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED
« Önceki :: Sonraki »