.: Kanal Turk :.

21 Şubat 2011 Pazartesi

Ana Sayfa / Haftanın Konuğu / YUSUF KULCA
Etiketler:

YUSUF KULCA YUSUF KULCA

KARANLIK SOKAKLARIN AYDINLIK KALBİ ...!

2010-12-25, 17:19:07 Okunma: 249 yorum


 K.T -> Yusuf Kulca kimdir bize kısaca tanıtır mısınız?
 
 Y.K. Ben Çin Halk Cumhuriyeti Uygur Özerk Bölgesi'nden Keşmir'e göç eden bir ailenin çocuğum. Biz 3 erkek kardeşiz. Okula başlama çağımız geldiğinde, o bölgenin vatandaşı olmadığımız için Birleşmiş Milletler'in yardımları, Türk Hükümeti'nin onayıyla 1969 yılında Türkiye'ye geldik.
 
 
 
 1 yıl İstanbul'a misafirhanede kaldıktan sonra ailemin bakacak durumu olmadığı gerekçesiyle Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu'na verildim. 4 Eylül 1981 yılında 18 yaşımı doldurdum. Reşit olduğum ve okula devam etmediğim için yurttan çıkışım verildi. O günden sonra 3 yıl İstanbul sokaklarında yaşam mücadelesi verdim. Askerden geldikten sonra 1985'te Hürriyet'e girdim. 2 yıl gazete paketleri taşıdım. 1986'da İstanbul Üniversitesi'nin pedagoji bölümünü kazandım. Hürriyet'te beni gece çalıştığım çalışmam gerektiği için danışma memurluğuna aldılar. Ardından1987 yılında gazeteciliğe başladım.1989'da Hürriyet İkitelli'ye taşındı ve işten çıkarıldım. O dönemde aldığım tazminatla Yunanistan, Avusturya, Fransa, İtalya, Yugoslavya ve Bulgaristan'a gittim.O ülkelerdeki çocuk evlerini inceledim. "Kimsesiz çocuklara nasıl bıkıyorlar, onlar için neler yapılıyor ?" görme şansım oldu. Tabi bunun çok faydasını gördüm. Yurtdışından döndüğümde Elele dergisinde muhabirliğe başladım. 1994'e kadar oradaydım.
 
 K.T -> Öyleyse sizi Kanalturk okuyucularına biraz daha yakından tanıtacak anketimize geçelim.
 
 Y.K. Mutluluk duyarım.
 
 · Doğum Tarihiniz: 15.01.1961
 
 · Burcunuz: Oğlak
 
 · Evlilik Tarihiniz: 15.07.1995
 
 · Çocuklarınız: 7 yaşında 1 kızım var. Adı Zeynepsu.
 
 · En sevdiğiniz çiçek: papatya.
 
 · İçtiğiniz sigara: Kullanmıyor.
 
 · Sevdiğiniz içki: Kullanmıyor.
 
 · Kullandığınız parfüm: After shave kullanıyorum.
 
 · Kullandığınız markalar: Hayatımda marka düşkünlüğüm olmadı .
 
 · En son okuduğunuz kitap: Beni Ayakta Gömün-İsabel Fonseca.
 
 · En son izlediğiniz film: Mumya.
 
 · En son izlediğiniz konser: Açık Havada Sezen Aksu.
 
 · En sevdiğiniz müzik türü: Klasik.
 
 · En sevdiğiniz ressam: İbrahim Çallı-Salvador Dali.
 
 
 
 · En sevdiğiniz oyun türü: Tavla.
 
 · En sevdiğiniz tatil türü ve yeri: Tarih ve doğa gezileri.
 
 · Kullandığınız otomobil: Toplu taşıma araçlarıyla seyahat ediyorum.
 
 · Beğendiğiniz kadın tipi:Kendisiyle barışık, hoşgörülü, anlayışlı(eşim gibi).
 
 · Beğendiğiniz erkek tipi: Dürüst,anlayışlı,yardımsever.
 
 · Lakabınız : Kara pele.
 
 · Kötü alışkanlıklarınız: Kendime ve aileme zaman ayıramamam.
 
 · En belirgin özelliğiniz: Şakacı espirili ve iyimser olmam.
 
 · En son kime ne aldınız?: Kızıma kitap aldım.
 
 · Size ne hediye edilmesini isterdiniz?: Bana değil ama ağabeyliğini yaptığım çocuklara her şey olabilir...
 
 · Yemek için tercih ettiğiniz mekan?: Güzel ev yemekleri yapan her yer.
 
 · Hayatınızda verdiğiniz en zor karar?: Profesyonel gazetecilik hayatından istifa etmek.
 
 · Geçmişe dönseydiniz hayatınızla ilgili neyi, ya da hangi anı değiştirmek isterdiniz?: Annem ve babamın ayrılmamasını sağlardım.
 
 · Evinizin olmazsa olmazı nedir?: Sevgi.
 
 · En sevdiğiniz yemek?: Kuru fasulye, sarma yaprak dolma.
 
 
 
 K.T -> Sokak Çocukları projesi nasıl çıktı? Dernek ne zaman kuruldu?
 
 Y.K. Ben lise mezunu olduğum için sokaklarda yaşadığım zamanlarda pek kötü şeylere bulaşmadım. Üniversite yıllarımda ise arkadaşlarla kendi aramızda topladığımız paralarla da onlara yardım etmeye çalışıyorduk. Fakat bunun yeterli olmadığını gördük. 5 yıl sonra 14 Temmuz 1992 bu sokakta bir binanın 5. katında derneği kurduk. ( Beyoğlu - İmam Adnan Sok.) Adı "Barınacak Yeri Olmayan Çocuk ve Gençleri Koruma Derneği"ydi.1 yıl boyunca çalıştık ama insanlara istediğimizi anlatamadık. "Sokak çocukları" halka çok yakın gelen bir isim değil ama hedef kitlemiz, kurtarmak istediğimiz çocuklar onlardı. Derneğin adını Sokak Çocukları Derneği olarak değiştirdik. 94 - 95'li yıllarda ancak kamuoyu desteği alabildik.
 
 K.T -> "Sokak çocuğu" kimdir?
 
 
 
 Y.K. Birçok tanımı var ama 24 saat sokakta yaşayan, ailesinden kopuk olan geçimini sokaktan sağlayan çocuklar bunlar. Bunlara son zamanlarda madde bağımlılığı olan ve suça yönelenleri de ekleyebiliriz.Bu çocuklar aynı zamanda aileleri ile problem yaşayıp evden kaçan çocuklar. Bu arada biz "sokak çocuğu" yerine "sokaklarda yaşayan çocuklar" demeyi tercih ediyoruz.
 
 K.T -> İstanbul'da en çok hangi bölgelerde bu çocuklara rastlıyoruz ?
 
 Y.K. Çocuklar en çok Beyoğlu, Eminönü , Kadıköy, Yenikapı, Üsküdar, Ümraniye, Bostancı ve Bakırköy bölgelerinde yaşam mücadelesi veriyor. Barların, kafelerin olduğu, tiyatro ve sinemaların olduğu yerler buralar. Çünkü çocuklar eğlence merkezlerinin ve kalabalığın olduğu yerleri seçiyorlar. Çocukların geçim kaynakları bu mekanlar. Yemeği, ilgiyi ve sevgiyi burada buluyorlar. Burada insanların çocuklara acıdıkları için yemek yedirerek, para vererek bizim yaptığımız çalışmalara zarar verdiklerini bilmeleri gerekiyor. Çünkü bu çocuklar kendilerine acıyan bu insanları çok iyi kullanıyorlar.
 
 K.T -> Bu konuda devletin sivil toplum örgütleriyle yürüttüğü bazı çalışmalar var.
 
 Y.K. Evet bu konuyla devletin sivil toplum örgütleri ile ilgili yaptığı bazı çalışmalar da var. Kadıköy Belediyesi, Bakırköy Belediyesi, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği,Umut Çocukları Derneği, İstanbul Çocuk Barosu, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu, İstanbul Valiliği, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Çocuk Polisi var. Bu kurumlar bir araya gelip İstanbul'da sokaklarda yaşayan ve çalışan çocuklar için ciddi anlamda çalışmalar yapıyorlar. 98'den beri Devlet Eski Bakanı Hasan Gemici'nin ve Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü'nün çalışmaları ile Küçüklbakkalköy'de 22 yataklı bir yer açıldı. Kadıköy'de 40 kişilik bir gençlik merkezi var. Florya Çiroz'da 60 kişinin kaldığı bir yer var. Ayvansaray Eyüp'te 22 yataklı bir yer var. Kemerburgaz'da devlete ait 250 yataklı bir merkez var. Bakırköy'de Umut Çocukları Derneği'ne ait 40 yataklı bir yer var. Dolapdere'de gece barınağı adı altında 22 yataklı bir yer var. Yine Beyoğlu'nda 75. yıl Gençlik ve Çocuk Merkezi adı altında bir yer var. Tabi bunun dışında devletin özellikle Mersin, Adana, Antalya, Bursa, Ordu, Trabzon, Urfa, Diyarbakır olmak üzere gibi Türkiye'nin birçok yerinde yaptığı bunun gibi çalışmalar var.
 
 K.T -> Peki ne gibi çalışmalar yapılıyor ?
 
 
 
 Y.K. Sağlik, rehabilitasyon, eğitim, mesleki eğitim, aileleri ile ilgili sorunlarına yönelik çalışmalarımız var. Sağlık ve rehabilitasyon sorunları ile ilgileniyoruz. Askere gittiklerinde takip ediyoruz. Sokaklarda suç işleyip cezaevine girenlere hem avukat, hem de parasal destek veriyoruz. Ziyaretlerine gidiyoruz. Ailelere teslim ettiğimiz çocuklarımızın teslim sürecinden sonraki genel durumları konusunda da çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
 
 K.T -> Bu çocukları topluma kazandırmak için biz "birey" olarak neler yapabiliriz?
 
 Y.K. Öncelikle bu konuda bilgi sahibi olmanız gerekiyor. Bunu ya medya kanalıyla ya da bizzat dernekte çalışarak yapabilirsiniz. Ben İstanbul halkının bir şeyler yapmak istiyorlarsa derneğe gelip üye olmalarını ve bu gücü birleştirmelerini tavsiye ediyorum. Derneğe üye olmasalar bile gönüllü olarak çalışabilirler.Çocukları sinemaya, tiyatroya, geziye götürebilirler. Okuma yazma öğretebilirler. Özel yetenekleri olan insanlar vardır : Resim, müzik, spor faaliyetleri. Bunları çocuklarla paylaşabilirler. Branş öğretmenleri, izcilik, doğa faaliyetleri ile uğraşmış kişiler vs. proje bazında çocuklarımızla çalışabilirler.
 
 K.T -> Öyleyse sizi biraz daha sıkıştıracak kelime oyunumuza geçelim.
 
 Y.K. Tabii, zevkle.
 
 

· Kadın: insan
 · Yaşam: mucize
 · Eğitim: Gelecek
 · İş Dünyası: karışık
 · Tatil: dinlenmek
 · Sağlık: huzur
 · İstanbul: gizem
 · Sanat: yaratıcılık
 · Kırmızı:saldırganlık
 · Mavi: rahatlatıcı
 · Çilek: kırmızı beyaz yeşil
 · Deniz: sonsuzluk
 · Çocuk: hazine
 · Zaman: fırsatlar
 · Siyah: sonsuzluk/belirsizlik
 · Kilit: hapis
 · Sınır: engel
 · Ev: sığınak
 · Aşk: yaşanması gereken en güzel duygu
 · Koku:mistik
 · Duvar: yükseklik
 · Mevsim: değişiklik
 · Umut: başarı,yaşamımı adadığım dernek..
 


 
 K.T -> Peki bu çocukları neden dışlıyoruz?
 
 Y.K. Medyada çıkan olumsuz haberler … Bu olumsuz durumlar genellendiği için tüm çocuklar yargısız infazla karşı karşıya kalıyorlar. Vatandaş olarak bu işi yapan çocukların - ki onların da yasal yollardan cezası veriliyor - olaydan sorumlu olduğunu, tüm çocuklara genellenmemesi gerektiğini idrak etmesi gerekiyor. Bence en önemli bakış açısı bu olmalı: Bir kamyon şöförü her gün kazalara sebep oluyor, ama tüm kamyon şöförlerine mal etmiyoruz. Ya da bir doktorun hatasından dolayı yanlış birşeyler yapabiliyor, o olaydan sadece o doktoru sorumlu tutuyor, tüm doktorları genellemiyor. Ama aynı duyarlılığı bu çocuklarda gösteremiyoruz.
 
 
 
 Ben kim bu olumsuz olaylara bulaşmışsa sadece ve sadece o kişinin kanun önünde cezalandırmasından yanayım. İnsanların bu olaylarda genelleme yapmamaları, yapanlara karşı da her türlü önlemi almaları, bu çocuklara sevgi ve saygıyla ve önyargısız yaklaşmalarını tavsiye ediyorum. Bu işten kurtulmamız için en güzel yolu bu çocuklara sevgi ve saygıyla sahip çıkarak, bunu sürekli hale getirmek gerekiyor. Mesela vatandaşlarımız duyarlı olsa her ay 1 milyon bile verseler bu derneğin gücü akıl almaz boyutlara gelir. Çünkü her şey parada bitiyor aslında. Böyle kriz dönemlerinde bizim işimiz daha da zorlaşıyor. Çocuklar artıyor, yardım azalıyor. Destek kaybediyoruz, insanların inancı kayboluyor.
 
 K.T -> Çocukların gözüyle İstanbul....
 
 
 
 Y.K. Çocukların gözüyle İstanbul çok renkli, büyük bir şehir... Rengarenk ve tılsımlı...Özgür, günü gününe tutmayan bir şehir...Sürprizlerle dolu, büyülü bir şehir... Bunun bir de perde arkası var ki bu çocuklar geleceklerini kaybediyorlar sokaklarda...Tabi eğitimsiz oldukları için bunu ancak ilerleyen yıllarında farkedebiliyor çocuk. Tiner, bali bağımlısı olmak, suça yönelmek, kendi yaşamlarını kaybetmek, sakat kalmak... O kadar çok şey var ki çocukların başına gelebilecek : Örneğin cinsel tacize uğrayabilirler.
 
 AIDS tehlikesi ile karşı karşıyalar, çocukları suç örgütleri mafyanın kullanma riski var. Yine organ mafyasının çalışmaları ile organlarını alma riski ile karşı karşıyalar. Trafik kazası geçirme, yüksek bir yerden düşüp sakat kalma ya da ölme riskleri var. Kullandıkları maddelerin etkisi ile zaman zaman beyne oksijen gitmediği için beyinlerinde tahrip olma problemi var. Madde bağımlılığı var. Sokakta özgür bir yaşamı var. Sokaktan elde ettiği kolay para kazanma durumu var. Tüm bu sebeplerden ötürü onları sokaktan koparmak, bağımlılıktan uzaklaştırmak çok güç.
 
 K.T -> Geleceğe yönelik projelerinizden bahseder misiniz ?
 
 Y.K.Her şeyin başında umut var. Hedefe kilitlendiğinizde başarılı olabiliyorsunuz. Biz bu çocuklara ileriki yaşamları için hedefler göstermeye çalışıyoruz. Öncelikle bu kriz ortamında bu işsizlikte bu çocukları üretime dönük projelere yönlendiriyoruz. Örneğin seramik, mum atölyeleri, seracılık, fide yetiştirme gibi üretim alanlarına kanalize ediyoruz. Yani bu çocukların kendi işlerini kendilerinin kurmalarına çalışıyoruz. Bu projelere aileleri de katmayı planlıyoruz.
 
 Hem çocuklar ailelerinden kopmamış olacak, hem de ailenin de ekonomik düzeyini yükseltmiş olacağız. Onun dışında geniş ve farklı bir çocuk profili var. Eğitim almamış, hiç okula gitmemiş çocuklara normal eğitim verilebileceğine inanmıyorum. Onun için M.E.B'nın alternatif eğitim modellerini devreye sokması lazım.
 
 K.T -> Peki bize Çatalca'daki şu çok büyük ve inanılmaz projenizden bahseder misiniz?
 
 
 
 Y.K. Tabii ki büyük bir mutluluk ve kıvançla anlatırım. Çatalca'da 24.000 metrekare arazi üzerinde, 6.800 metrekare kapalı alanda, göl kıyısında, 1.000 metrekare açık havuzu, 500 metrekare kapalı, ısıtmalı havuzu olan, 60 yataklı 20 suit, 4 king suitten oluşan 1.500 kişilik açık, 750 kişilik kapalı restauranta sahip, 350 kişilik av etlerinin sunulduğu avcı köşkü bulunan çocuk oyun alanları, kışın çocuk evi bulunan, harası, açık maneji, tenis kortu, futbol, basketbol sahaları, mini golf alanı, kapalı spor salonu, göl ve kara avcılığına sahip av sahalarıyla birinci sınıf, full tefrişli olan bu tatil köyünü hayırsever ve kesinlikle reklamının ve bu projenin tanıtılma çalışmaları sırasında adının geçmesini istemeyen, belki şu anda benim açıklamama da tepki verecek olan affına sığınarak Sayın Osman Adil Demircioğlu'nun hiçbir menfaat ve beklentisi olmadan, sadece toplumun yaşamdan uzaklaştırdığı, yine bu toplumun birer bireyi olan çocukları burada temiz havada insanca bir ortamda, uygar bir şekilde 2000'li yılların ünlü sporcuları, saygın sanatçıları, değerli ilim adamları, hepsinden önemlisi toplumun dışladığı değil, bağrına bastığı, iftihar ettiği ve de gurur duyabileceği bireyleri yetiştirmek için, insan sevgisini, yetiştirdiği ineğiyle, kuzusuyla, tavuğuyla paylaşma duygusunu kendi yetiştirdiği çileğiyle, elmasıyla, domatesiyle umutlarını yeşertmek ve büyütmek için bahçede suladığı söğütüyle, çınarıyla kendine ve sorumluluğunu aldığı canlı cansız herşeye faydası dokunan bizim, sizin hepimizin çocuklarını işte burada hayata kazandıracağız. Mustafa Demircioğlu Yaşam Okulu. Umudun yaşandığı ve yaşatılacağı yaşam okulu olacaktır.
 
 K.T -> Bu keyifli sohbet için size teşekkür ediyoruz.
 
 
 
 Y.K. Bana zaman ayırdığınız için asıl ben size teşekkür ederim. Bu duyarlı yaklaşımınız ve samimi duygularınızdan cesaret alarak son bir noktayı daha vurgulamak isterim ki, ihtiyaç sahibi ailelerin başarılı çocukları dışında toplumun dışladığı başarısız, çıkış noktası olmayan, karanlığa ve kaybolmaya daha yakın çocuklara elimizi biraz daha sağlam ve yakın uzatalım. Şahsım ve tüm Türkiye Umut Çocukları adına çok teşekkür ederim.
 

KANALTURK.COM

REKLAMLAR...

Bugün seçim olsa oyunuzu nasıl kullanırdınız?
Ak Parti
CHP
MHP
DSP
DP
BBP
SP
HAS
BDP
Untitled Document

Untitled Document


                   

Şehir Rehberleri